Myom (Miyom) Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Myom tanım olarak rahmin kas tabakasındaki tek bir hücrenin farklılaşmasıyla oluşmuş iyi huylu bir tümördür. Tıbbi terminolojide myom, leiomyom ve fibroid eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Myomlar, histerektomi (rahim alınması) ameliyatlarının en önde gelen nedenlerinden birisidir.
İyi huylu bu kitlelerin oluşumda bazı risk faktörleri belirlenmiştir. Bunların arasında en önemlisi yaştır. Yaşla birlikte myomların görülme olasılığı artmaktadır; şöyle ki beyaz ırkta görülme olasılığı 35 yaşında %40 iken, 50 yaşında %70’e yükselmektedir. Myomu olduğu bilinen bir kadının birinci derece akrabalarında myom görülme olasılığı 2.5 kat daha fazla olması myom uluşumunda ailesel faktörlerin etkin olduğunu göstermektedir. Erken menarş ( 10 yaşından önce adet olma) ve vücut kitle indeksinin artması da riski artırmaktadır. Yapılan bir çalışmada her 10 kg vucüt ağırlığındaki artış myom olasılığını %21 arttırmaktadır. Beslenmeyle ilgili net veriler olmamakla birlikte sebze ağırıklı beslenme şekli , et ağırlıklı beslenme şekline göre myom oluşumunu azalttığı bildirilmiştir; ayrıca D vitamini eksikliğinin de bu kitlelerin oluşumuında rolü olabileceği düşünülmektedir. Doğum kontrol haplarının myom gelişimi üzerine etkisi saptanmamıştır. Sigara kullanımının ve doğum sayısının artması ise myom insidansını azalttığı görülmüştür.
Myomların oluşumu ve seyri her kadına özgüdür; bazılarında hızlı, bazıların da ise yavaş büyür; dolayısyla kişiler arasında myomların seyri farklılık göstermektedir. Çoğunluğu küçük ve semptomsuz olmakla birlikte bazı kişilerde ciddi problemlere yol açmaktadırlar. Myomaların neden oldukları semptomlar myomun boyutuna, yerleşim yerine ve sayısına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bulguları üç kategoride ele allınır, bunlar; uzamış ve şiddetli adet kanamaları, kitle etkisine bağlı pelvik (kasık bölgesi ) ağrı ve basınç (baskı) hissi ve infertilitedir (kısırlık). Bunlar içerisinde hastaların yaklaşık %26-29 oranında en sık rastlanan semptom anormal uterin kanama ve adet ağrılarıdır. Genellikle şiddetli ve uzamış menstruasyon şeklindedir. Rahim kanseri, endometrial (rahim iç zarı) polip, endometriyal hiperplazi gibi nedenler ile de benzer şikayetler meydana gelebilir . Myomlar mesane üzerine bası yaparak sık idrara çıkma, idrar yapmada zorluk ve nadiren idrar akışındaki yetersizlik gibi üriner yakınmaların görülmesine sebep olabilirler. Rektuma ( kalın bağırsağın son kısmına verilen isim) bası ise tenezm (sürekli ıkınma hissinin olması ancak buna karşın dışkılamanın olmaması) ve konstipasyon (kabızlık) gibi sorunları meydana getirebilmektedir. Rahim ağzına (serviks) yerleşen myomlar infertilite , ilişki sırasında kanama, ilişki sırasında ağrı ( disparoni) gibi sonuçlara yol açabilmektedirler. Pelviste yer alan büyük myomlar ise damarların basısına bağlı pelvik konjesyon ile bacaklarda ödem, şişlik ve variköz oluşumlara neden olmaktadır. Myomlar nadir de olsa myomun dejenerasyonuna veya saplı myomların torsiyonuna (kendi etrafında dönmesine bağlı kan akımın bozulması) bağlı olarak akut ağrıya sebep olmaktadır. Bunun ayrımını yapmak başka hastalıklarla karışma ihtimali nedeniyle son derece önemlidir. Rahmin içinde veya duvar yapısında bulunup rahim boşluğunun şeklini bozan myomlar kısırlığa ve ayrıca tekrarlayan düşüklere sebebiyet vermektedir. Myomların yerine şekline ve büyüklüğüne bağlı olarak kötü gebelik sonuçlarına sebebiyet verebilmektedir. Bunlar; plasental ayrılma (dekolman), fetal gelişim gerliği, erken doğum. Nadiren de olsa bu tümörler polisitemi, hiperkalsemi ve hiperprolaktinemi gibi endokrinolojik bozukluklara sebebiyet vermektedir.
Myomların tanısı pelvik muayene ve pelvik ultrasonografi yardımıyla klinik olarak konulmaktadır. Pelvik muayenede büyük, düzensiz şekilli uterus saptanması ayrıca; myom semptomların varlığıyla birlikte pelvik ultrason yardımıyla tanı konulmaktadr. Görüntüleme yöntemlerinden ultrason, MRG, histeroskopi tanıda en sık kullanılan modalitelerdir.
Myomların uterin sarkoma (rahim kas ve bağ dokusundan kaynaklanan habis bir tümör çeşidi) dönüşmediği kabul edilse de farklı varyanları vardır. Bunların ayrımı detaylı patolojik inceleme ile mümkündür. Ameliyat öncesi sarkom ile myom ayırımı yapmak kolay değildir. Bununla birlikte klinik şüphe ve ultrasonografik değerlendirme neticesinde kontrastlı MRG ile bazı biyokimyasal belirteçlerden tanı için yararlanılabilir.
Son yıllarda gebelik yaşının gittikçe artmasıyla, gebe kadınlarda myomlara rastlanma ihtimali de artmıştır. Beyaz kadınlarda İlk üç ay içinde yapılan gebe ultrasonlarında myom prevalansı %8’i olarak bildirilmiştir. Gebelikte myomların boyutları çoğunlukla değişmez. Büyüme %30 oranında görülür ve bu çoğunlukla ilk üç ay içinde olmaktadır. Gebelik üzerine ender olarak olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Gebelikte myom dejenerasyonuna bağlı akut ağrı atakları olabilmektedir. Bunun sonucu olarak gebelerde karın ağrısı ve lokalize gerginlik ortaya çıkmakta ve bunlara ek olarak bulantı, kusma, hafif derecede ateş yüksekliği saptanabilir. Yatak istirahati, ağrı kesici ve destek tedavi ile genellikle şikayetler birkaç gün içinde gerilemektedir.
Tedavide hastanın yaşı,semptomları, fertilite beklentisi, myomların sayısı, yeri, boyutu gibi birçok parametre ile hastanın isteklerine göre karar verilmelidir. Semptom vermeyen, küçük boyutlarda olan myomlar düzenli olarak 6-12 aylık aralıklarla takip edilebilirler. Bu durumda hasta ileride karşılaşabileceği semptomlar açısından bilgilendirilmeli ve myomun boyut ve lokalizasyonu hakkında kayıt tutulmalıdır. Hastanın menopoza yakın dönemde ve myoma bağlı şikayetleri hafif ve orta şiddette ise tedavisiz izlemi tercih edebilir. Bu tür hastalarda manopozla birlikte, hormonlordaki azlamaya bağlı, kanama şikayetleri azalacak aynı zamanda myom boyutları da küçülecektir. Myom tedavisinde kullanılan birçok cerrahi dışı tedavi yöntemleri mevcuttur. Medikal tedavide amaç semptomları gidermek, cerrahi kolaylık sağlamak amacıyla myom boyutunu küçültmek, ağrıyı kontrol altına almak. Medikal tedavilerin hiçbiri myomun yok olmasına neden olmadığı gibi ilacı bırakınca myomlar tekrar eski boyutuna ulaşmaktadır. Anormal uterin kanma şikayeti olan ancak uterin kaviteyi bozmayan myomlarda levonorgestrelli ria tercih edilebilir. Cerrahi tedavi seçenekleri olarak abdominal (açık) myomektomi, laparoskopik (kapalı) myomektomi, histeroskopik myomektomi ve laparoskopik veya abdominal histerektomi tedavi seçenekleri arasındadır. Rahminin korunmasını talep eden kadınlarda myomketomi seçeneği güvenli alternatif bir seçenek olarak değerlendirilmelidir
Sezeryan sırasında myomektomi tecrübeli hekimler tarafından yapılabilir;ancak rahmin kanlanması gebelikte çok arttığından, myom bölgesinden kanama rahmin alınmasına kadar giden riskler içerdiğini bilmek gerekir.
Laparoskopik myomektominın açık myomektomiye göre daha az kan kaybı, daha erken normal hayata dönüş, daha az ameliyat sonrası ağrı gibi avantajları vardır. Ancak başarılı laparoskopik myomektomi için koşul doğru vaka seçimi ve deneyimli cerrahi ekibin varlığıdır.
Anormal uterin kanamaya ve infertiliteye sebebiyet veren submukoz myomlar histeroskopik olarak tedavi edilebilmektedirler.
Cerrahinin uygun olmadığı vakalarda endometriyal ablazyon veya uterin arter embolizasyonu da tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır.
Myomektomi sonrası takiplerde yeni myomlar oluşabilir; ancak bunların çok azı önem arz etmektedir. Yapılan araştırmalarda daha önce bir adet myom nedeniyle opere olan birisinin %11 ihtimalle ikinci bir operasyona ihtiyaç duyacaktır. Birden fazla myom nedeniyle opere edilen birisinin ise %26 ihtimalle ikinci bir operasyona ihtiyaç duyacaktır.
Myomlar genellikle anormal kanama nedenyle başvuran hastalarda saptanmakla birlilkte, şikayeti olmayan kadınlarda da myomlara sık rastlanmaktadır. Yıllık jinekolojik muayeneler ile myomaların varlığı erken dönemde saptanıp, büyüme seyrine ve /veya hastanın özelliklerine göre tedavi modalitesi belirlenebilmektedir.
Dr.Mustafa Çağlayan
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Randevu İçin Bize Ulaşın:
Telefon Hattı: 0392 444 3548 (ELIT)
İletişim Formu: https://www.elitenicosia.com/iletisim/